14 Aralık 2016 Çarşamba

Kurtar Ya'Rab!


Hal böyleyken daha çok acıtıyor geçen zaman.
Derdimize bir çare ararcasına geçirdiğimiz.
Anamın babamın gözünden dökülenler parçalıyor içimizi.
Kurtar Ya'Rab!
Susturma derde dermanları,
Koyma bataklığın içine.
Duaları etkisiz kılma...
Faili meçhul dertleri üzerimize savurma...
Çaresizmişiz gibi hissettirme aniden,
İyi olacağız demeden;
Bir gündüzü geceye,
Bir hüznü binbir heceye çevirme.
Sana olan gönül isyanlığını görme,
Kul'una insaf et;
Namaz'da sana eğilen başı başkasına eğdirme,
Ezdirme!
Çaresi olmayan derdi,bir omza yükleme.
Sen bilen,sen görensin.
Bu zamanlar bitecek mi?
Ne olur söyle...

29 Kasım 2016 Salı

Soğuk Kabus


Duygularıma tercüman olamadığım zamanlardan biri.
Gecenin sessizliğinde boğulmayı tercih ettiğim bir an.
Ne kalan ne giden tarafım.
Çokca yorgun düşmüş, biraz da araftayım.
Söndüremediğim soğuğun alevi sarmış her bir tarafımı.
İçimin delik deşik olduğu,
Her delikten oluk oluk gözyaşlarının aktığı kabustayım.

3 Kasım 2016 Perşembe

Tanrıya Ağlamak


Bazı geceler,
Buğulu camların titrek soğuğunda;
Tanrıya yalvarır gibi ağlarsın.
Gibisi fazla aslında.
Ağlaya ağlaya yalvarırsın.
Kaç gece daha sevilmeyeceğim Tanrım?
Kaç güz daha geçecek üstünden?
Ölüme her geçen gün biraz daha yaklaşırken,
Daha kaç beden çürüyecek içimde?
Ahh! Dayanamıyorum bu boğazımı sıkan acıya.
Gözyaşlarımın kıyısındaki gemilerden,
Daha kaç tanesi batacak?



28 Ekim 2016 Cuma

Kırmızının En Koyusuna Yakışmışsın

Kırmızının en koyusuna yakışmışsın.
Bir de gülümsemen olunca,
Daha da...
Ben böyle çok daha fazla sevdim aslında seni.
Kırmızıların adamısın sen diye diye...
Hal böyle olunca biraz daha canlanıyor içimdeki kelebekler,
Uçuş,kaçış nereye gittikleri belli değil.
Kalbimin üstündeki ağırlığı adlandırmak hiç mümkün değil.
Yeni bir aşk başlıyor,onun utangaçlığıdır bence.
Yüreğimin hop kalkıp hop oturmasının şokudur.
Kalbimin üstündeki ağırlığı bile seviyorum bu aralar.
Seni kırmızıyla,
Kalbimi ağırlığıyla...


5 Ekim 2016 Çarşamba

Hüzün Ayı


Hüzün ayları buralar,
Toprağa düşen yaprak misali;
Gönülden düşenler var.
Tomurcuklar küsmüş gibi ağaçlara,
Ne gelen var,ne de giden...
Aslında gelen yok,çokca giden.
Kışın hatırlattığıydın sen,
Nasıl olurda kışa küsersin.
Tomurcuk misali,
Nasıl olur da; yeniden yeşermezsin?

16 Eylül 2016 Cuma

Kışın Bana Hatırlattığısın Sen


Kışın bana hatırlattığısın sen.
Rüzgarın hafif esintisisin.
Soğuktan titreyen ellerimsin.
Bensin,
Benimsin.
Benim içinsin;
İçimsin.
Şerefine içtiğimsin.

20 Ağustos 2016 Cumartesi

Aşkta Güzel Acısıda

Kirpiklerine dokunamadığın,gülüşünü bile bilmediğin adamın acısını yıllar gecsede yüreğinin bir köşesinde saklamak...
Her gece yastığın sırılsıklam olurken,kimsenin bundan haberi olmaması.
Yolda yürürken herkesi ona benzetmeye başlamak.
Rüyalarından,hıçkırıklara boğularak uyanmak.
Ve daha bir çoğu, insanın hayatını yerlebir edebilecek güçte..
İnsan acı çekmeden ölür mü?
Ya da aşık olmadan.
Insan aşık olabildiği için şükür mü etmeli, yoksa acılar içinde kıvrandırdığı için isyan mı etmeli bilmiyor, bilemiyor.
Aşkı da güzel, acısı da.
Çok acıtsada.

19 Ağustos 2016 Cuma

Hayaliniz Aslında Gerçeğinizdir


Tam bir hayalin peşinden koşmaya başlamışken,
Evet,tamam yaklaştım demişken,
Ayağınıza takılan küçük taşlar;
Sizi yavaşlatabilir.
Fakat siz her ne olursa olsun,
Koşmaya devam edip,taşlara aldanmadığınız zaman;
Kurduğunuz hayalin gerçek olduğunu bizzat göreceksiniz.
O an; koştuğunuz şeyin hayaliniz değil,
Gerçeğiniz olduğunu anlayacaksınız.
Durmayın,gerçeğinize koşun..
Yorulsanız da,pes etmeden
Düşseniz de,ses etmeden,
Sadece koşun.





18 Ağustos 2016 Perşembe

Buraları Terketmeden


Gitmeli miyiz buralardan?
Ya da kalmalı mı?
Havasını değiştirmeli miyiz buraların,
Ya da sularını?
Duymalı mıyız,gölün sesini?
Görmeli miyiz balıkların çırpınışlarını...
Bekçi olup sular mıyız kavak ağaçlarını?
Oturup bir köşeye Orhan Veli dinlemeli miyiz?
Dinler miyiz?
Ben Bir Garip Orhan Veli diyişini,defalarca tekrar eder miyiz?
Ya da birden Cemal Süreya açıp,karşılıklı çay içer miyiz?
Çayın demi hararetimi aldı diyerekten kahkahalar atar mıyız?
Dağın taşın tadını çıkararak yaşar mıyız sevgili.
Buraları terketmeden,
Havasını,suyunu değiştirmeden.
Şiirlerle,
Şarkılarla,
Aşklarla...

Ah Bülbül Ah


Oturmuş bir bülbül ağacın tepesine.
Aşkına çağırır.
Biri de oturmuş banka,
Seviyor sevmiyor diye papatyaları koparır...



Kış'sın


Sen bana, hiç yaz'ını yaşatmadın.
Hep kış'tın.
Ben seni sıcaktan bunalırken değil;
Soğukta üşüyorken sevdim.
Yine de sarılarak ısıtmadın...

5 Ağustos 2016 Cuma

Boynum Dudaklarınla


Gözleri kapalı,
Bir ah! Çekti içinden.
Tüm bedeninde yankılandı sanki.
O anda zaman durdu,açtı gözlerini.
İlk baktığı gözlerimdi.
Gülümsüyordu.
Ellerini yüzümde gezdirdi.
Tutup avuçlarından öptüm.
Saçlarımın arasına çiçekler sıkıştırdı.
Heyecandan titriyordum.
Titreyişimi dindirmek adına sarıldı.
Kokusunu ezberledim o an.
Saçlarımı çekip boynumdan öptü.
Sonra yavaşça kulağıma fısıldadı:
''Delirmiş gibi seviyorum seni,sen benim şiirlerimin kadını,solmasına izin vermeyeceğim çiçeğimsin''
Dedi ve gitti...


Papatyalar Ser Yoluma


Güller bahane be adam! Papatyalar ser yoluma.
Koparılmamış, öldürülmemiş papatyalar. 
Bilirsin , solmaz papatyalar. 
Kopardıklarında ağlayamaz.. 
Ağladıklarını, çırılçıplak kaldıklarında gösterirler.. 
Ağlamasınlar.. 
Ölmesinler..
Papatyalar koy her bir vazoya adam! 
Sabahları günaydınlarımız olsunlar. 
Geceleri, iyi geceler'imiz. 
Gülümsemeyle can bulsunlar, bir damla suyla mutluluk..
Mezarıma papatyalar koy adam! 
Beni sevdiğini papatyalar söylesin, yağmurun damlaları benim mezarımdan papatyalara gecsin…Ve,,papatyaları sev adam! 
Onlar masumiyetin temsili. 
Ben yokken sana gülücükler saçan bunlar olsun, günaydınlarını, iyi gecelerini sana papatyalar söylesin.
Adımı koy her birine.
Ömür boyu beni sana anlatsınlar..
Beni,sana hatırlatsınlar.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Tarçın Kokulu


Göğe uzanan beyaz elleri,
Rüzgara meydan okuyan dalgalı saçları...
Havayla karışmış tarçın kokusu,
Biraz da gülüşleri.
Bunların karışımını iliklerimde hissetmek istiyorum.
Bir sokak arasında,
Karanlıktan korktuğum anlarda,
Gülüşünü, Güneş'im olarak kullanabileceğim birini.
Saçlarının dalgalanışı içimi ısıtacakmış gibi.
Kokusu her hastalığıma deva olabilecekmiş gibi...
Sığınabileceğim bir liman istiyorum.




28 Temmuz 2016 Perşembe

Güneş'in Aşkı


Uzakta bir yer var;
Kimsenin gidemediği fakat hayalini kurduğu.
Yabancılaşmış kişilikler,
Şarkıların yönettiği bir yer.
Melodilerin havada dans ettiği..
Batmayan bir güneşe sahipmiş derler.
Karanlığın hiç çökmediği.
Çiçeklerle dolu bir gökyüzü varmış;
Güneşle aşk yaşayan...
Ne rüzgarı savurabilir,
Ne de yağmuru ağlatabilirmiş.
Işığıyla gülümsetirmiş çiçekleri,
Kimsenin şahit olamadığı o aşka,
Rüyalar ülkesinde bir yerlerde,
Kimsenin göremediği,
''Güneş'in Aşkı'' adını vermişler..




27 Temmuz 2016 Çarşamba

Dünyanın En Güzel Şeyleri;BABALAR


Canın acıdığında,
Derdine derman aradığın sırada.
Küçük bir tebessümle ellerinden tutup..
Saçlarını okşayıp,
Neden üzgünsün meleğim?
Bu hüznün sebebi beni de hüzünlendiriyor.
Anlat hadi..
Diyerek gözyaşlarını silen,
Başını alıp göğsüne koyan,uyutana;
Baba denir.
Ata denir.
Okutmak için binbir sıkıntıya girdiği halde,
Yine de bunu yansıtmayana,
Başarını görmeyi sabırsızlıkla bekleyen,
Geceleri uyku uyumayıp,
Sabah uyumuş gibi kalkıp,
Cebinde kalan son parasını harçlık olarak verene,
Dünyanın en güçlü adamı denir.

Babalar,babalarımız.
Dünyada ki en güzel şeylerdir.

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Aynı Gökyüzü


Hayatına yön vermeye çalıştığın anda,
Ummadığın kapını çalar.
Heyecana kaptıran,şiirlerine eşlik eden biri çıkagelir.
Anlam veremediğin cümlelerle karşılarsın.
Aynı gökyüzünün farklı şehirlerini de paylaşmış olsan,
Yine de şans vermek ister dilin.
Şansın,başına iş açar mı düşünmeden.
Daha çok tanımak istersin.
Daha derine inmek.
En derine kadar.
Göremeden ezberleyiverirsin mimiklerini.
Hislerinin yüzüne nasıl yansıdığını gözlerin kapalı görmeye başlar yüreğin.
Aklın,kalbin dilin korkuya kapılır;
Kaç papatya ölecek dercesine.
Seviyor,sevmiyora köle edileceğini anlar gibi,
Deliye döner bahar bahçesi.
Kalp,aklın önüne geçer.
Dil lal olur,şiirler ölü.

8 Temmuz 2016 Cuma

Şair Denilirse Eğer,


Her şairin öyküsü vardır,
Ya bir aşığı,ya da aldatılışı.
Kaç gecedir yazılır kelimelerin aşka aldanışları.
Kaç yağmur damlası,bir şiire eşlik.
Yarıda kalmış şarap,
Kaç hayatı ayakta uyutur?
Yazılan hangi şiir,bir kadını delirtir?
Ya da şair hüznünden kaç kez yeri göğü inletir?




1 Temmuz 2016 Cuma




Bir hançer gibi değer sözleri,
Ortalığı aleve verir gibi.
Emin adımlarla yürür yolda,
Yolun sonunu bilir gibi.


Ah! Vah! eder; gelen geçene,
Derdine bin derman arar gibi.
Susar kalır sonunda,
Çaresizliğin en dibini yaşar gibi.

23 Haziran 2016 Perşembe

Mona Roza


Ah! Ne de severdim yağmur altında koşuşturmaları.
Küçük bir çocuk gibi,kötülükten arınıp yepyeni bir hale girmeyi...
Eskide kalan hayatın üzerine bir aşk merdiveni koyup,küçük bir çocuk gibi kendimi teslim ediyorum.
Tanrım,bu aşk bedenimi çürütüyor.
Hayallerim kanlar içinde...
Aynalardaki benliğimi kaybediyorum.
Artık ben,eski ben değilim..
Mona Roza,geri dön.
Lakin gücüm kalmadı...

4 Haziran 2016 Cumartesi

Vanilya Bahçesi


Ah! O ellerin,,
Benim olmayan fakat benimmiş gibi hissettiğim.
İki yabancıymış hissi veren o karşılaşma anımız...
Ah! O uzun süre kalakaldığım.
Ellerinin yumuşaklığı derime işlemiş gibi.
Gözlerim kapalı,görebiliyorum gözlerini.
Geri dönüşü olmayan o uçurum kenarı tenin...
Kokun,vanilyanın en güçlü hali...
Beni sarhoş ediyor...
Ah!O delice sevdiğim,
İçimin karanlığını aydınlatıyor gülüşlerin.
Bazende benliğimden çıkıp sana bürünüyorum.
Nefeslerini hissediyorum ensemde,
Kokun geçiyor bedenime...
En sevdiğim,
Vanilya bahçesi...



6 Mayıs 2016 Cuma

Günden güne


Bakışlarındaki o huzura kavuşmak isterdim,
Teninin sıcaklığını hissetmek.
Ses tellerinde çalan bir şarkı olabilmek.
Mesela nasıl uyuyorsun bilmiyorum.
Kaç kez yakıyorsun sigaranı balkonda tahmin etmek zor.
Babanla aran nasıl mesela,
Annene sarılışın nasıl?
Odanın her köşesinde ayak izlerin vardır.
Kokun sinmiştir duvarlara...
Yanımdan geçip gidiyorsun bazen.
Sarhoş ediyor kokun kalakalıyorum öylece.
Ne güzel şeysin diyorum,
Ne güzel şeysin sen be adam!
Kaçamak bakışlarını yakalıyorum bazen de.
Anlam yükleyemiyorum.
Bir anlık dalgınlıktır diyip geçiyorum işte.
Merak etme,umut bağlamıyorum hiçbir hareketine.
Beni sevdiğini de iddia etmiyorum...
Daha doğrusu edemiyorum diyelim.
Hiçbir zaman benim olmayacağını zor olsa da söylüyorum kendime.
Bunu derken yine yakalıyorum seni.
Ne güzel bakıyorsun sen...
Seviyormuş gibi.
Bir an oturup seni,sana anlatmak istiyorum.
Hakkında merak ettiklerimi,
Bildiklerimi.
Her sabah evden çıkma saatinin kaç olduğunu söylemek istiyorum sana,
Uykulu halinle sigara yaktığını.
Takip mi ediyorsun beni diyebilirsin.
Yo yo...
Denk geliyorduk sadece...
Yavaş yavaş ezberliyorum seni günden güne.
İçime kazıyorum seni,istesemde silemeyeceğim biçimde.
Yıllardır hayalini kuruyorum çok acıyor içim.
Bir bakışınla mutlu olduğumu söylesem de,
Senin benim olmadığını bilmek,
Binlerce kez ölmeye eş değer.
Olsun diyorum.
Bedenin benimle olmasa da,ruhun benimle.
Hissediyorum.

30 Nisan 2016 Cumartesi

Hoşça Kal Gece


Dağılan saçlarımı toparlayamaz,
Yağmurda ıslanan kelimelerimi bir arada tutamaz oldum.
Yokluğunun soğuğuyla üşüyor,aşkla yazdığım cümlelerle ısınıyorum.
Seninle olmak,güzel bir rüyaydı.
Yıllarca yaşadığımı sanıp,
Saniyeler sonra bittiğini bilmeden bir anda boşluğa düşmek.
Büyük bir acı,
Ben...
Ben anlatamıyorum.
Bazen bir aynaya odaklanıp,dakikalarca görmeye çalışıyorum seni kendimde.
Silik bir vücut,birazda haykırışların geliyor gözümün önüne.
Üzgün ifademde,senin kahkahaların.
Sonra birden soluğum kesiliyor.
Kalbimi avuçlarının içine alıp sıkıyormuşsun gibi...
Bir sayfa daha eksiliyor defterimde,
Bir gün daha geride kalıyor.
Yavaş yavaş bu ev gibi bende yaşlanıyorum.
Güneş doğmuyor.
Hep gece.
Ve sensizlik bitmiyor.
Fakat ben bitiyorum.
Mürekkebim de bitti,
Defterimde ki sayfalar gibi...
Hoşça Kal gece...

29 Nisan 2016 Cuma

Ocak-


Yanar mıydı insanın canı böylesine.
Yana yana,susar mıydı?
Her yeni gün başkasıyla olduğunu bilmek acıtır mıydı?
Yine bir gece,
Ocak soğuğu bastırıyor yavaşça.
Yağmur damlaları akıyor camdan.
Sigara dumanıyla baş başa kalmışçasına.
Gözyaşlarım arasında kayboluyor akan damlalar.
Birden dem vuruyor gece,kızaran gözlerime.
Alev alıyor birden hayalin,
Söndüremeden kül oluyor lanetin.
Gözyaşları temizliyor ortalığı,
Küller sel olup akıyor birden.
Tutmaya çalışıyor avuçlarım seni,
Kayıp gidiyorsun yavaş yavaş...
Dönmeyecekmiş gibi,
Tekrar alev almayacakmış gibi.


23 Nisan 2016 Cumartesi

ALENGİRLİ ŞİİR

https://www.youtube.com/watch?v=eocH-pO3XMc

Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil 
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan. 
Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü 
Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki 
Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı? 
Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı! 
Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi. 
İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı.. 


Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum 
Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar 
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız 
İşin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık. 
Küsmesi,barışması,ayılması,bayılması 
Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması 
Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı! 
Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi. 
Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma 
Hepsi ağzıma sıçtı.. 


Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil. 
Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister 
Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata 
Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik.. 
İçime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim. 
Ben seni severim sevmesine de 
İş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..
https://www.youtube.com/watch?v=mDlN99b0EBs


Ólöf Arnalds - Ég Umvef Hjarta Mitt


Kalbimi Örttüm Güneş berraklığındaki göz kapaklarım dört kat daha yavaş, Yolculuk bir sona yaklaşıyor bunaltıyla. Karmasamı aydınlatmak için ayaklarının dibinde ulaş bana, Senin mucizelerin parlak ve harmonik bir sabah gürültüsü. Kimilerine göre en çok değil, az söylemek, Hiç kimse başka neler bulacağını bilmiyor. Kendime ne hazırlayıp sonra derinlerde ne yetisdirdiğimin bir önemi yok, Kontrolsüzce parlak ve tamamen sana adanmış. Çocuklar uykulu seslerle çıkıyor. Bu kullanım alanları başka günlere hatıra. Korkuyla, daha küçük düşünüyorum. Yine yok olduğunu gördüm, yine döndüğünü gördüm, Yine kendimi dönerken buldum, yine kendimi koşarken buldum Seninle, yok olduğumu hissettim seninle, yok olduğunu gördüm Benden, kendimi biliyorum, seni sevmeliyim. Hezeyan gözlerini dikti sıcak ya da soğuk, Yasak arzuları anlamanın hiçbir yolu yok. Kalbimin büküldüğü garip yaramazlıklar, Muhtemelen sözlerinin planlanmadığı. Perde düştü, gözlerim açıldı, Yanmış yerdeki yeni bir ışık beni şaşırttı. Baktım, hayalimi merak ettim. Yine yok olduğunu gördüm, yine döndüğünü gördüm, Yine kendimi dönerken buldum, yine kendimi koşarken buldum Seninle, yok olduğumu hissettim seninle, yok olduğunu gördüm Benden, ve senden yok olup kalbimi örtmeliyim

Aşık Olmak

Aşık olmanın en güzel yanı;
Hayalini kuracağın birinin olmasıdır.
En kötü yanı ise;
Hayalini kurduğun kişinin,başkasının hayalini kuruyor olması.
İyisiyle,kötüsüyle kabullenmektir aşk.
Seni mutlu mu eder,yoksa mutsuz mu umrunda olmadan yaşamaktır.
Şarkıların hepsinde onu bulmaktır.
Adını anımsadığında,küçük bir tebessümle karşılamaktır.
Aşık olmanın şansını yakaladığından kendini şanslı hissetmektir.
Hiçbir şey yapmasa bile, aşk; 
Onun varlığıyla mutlu olacak sebepler bulmaktır...

20 Nisan 2016 Çarşamba

Haydi Söyle

https://www.youtube.com/watch?v=CVHHLh99B3Q

Seni gördüğüm zaman dilim neden tutulur
Seni gördüğüm zaman güller elimde kurur
Seni gördüğüm zaman hayat sanki son bulur
Gözlerine bakınca dünyalar benim olur

Susma gönlüm sen söyle
Haydi gönlüm sen söyle
Aşkımı sevgiliye
Derdimi sevgiliye

Haydi söyle onu nasıl sevdiğimi
Haydi söyle rüyalarda gördüğümü
Haydi söyle uykusuz gecelerimi
Haydi söyle...

17 Nisan 2016 Pazar

Bu Böyle Olmaz...


Bir yanımda sen varsın,
Diğer tarafımda senden kalan acılar.
Hangi tarafıma dönersem döneyim,
Yine sensin karşıma çıkan.
Acıları kabullenemiyorum,
Her şeyi yok sayıp yoluma devam edemiyorum.
Vefasızsın,
Bu böyle olmaz...
Ufuk görünür oldu göz çevrelerime.
Duman altında kalmış hayatımda bir tek senin ayak izlerin.
Nedir bu bana yaşatılan?
Süpürülemeyen hatıralardaki acı...
Yutkunmakta zorlanan boğazım,
Plakta çalan bitmeyen şarkı...
Ah! Vefasızsın,
Bu böyle olmaz....



15 Nisan 2016 Cuma

İKİ ÇAY SÖYLEMİŞTİK ORDA BİRİ AÇIK.
KEŞKE YALNIZ BUNUN İÇİN SEVSEYDİM SENİ.


                                                                                                        CEMAL SÜREYA


14 Nisan 2016 Perşembe

Yağmurlar

https://www.youtube.com/watch?v=XuFEqWUhTpY

Şarkılardır insana yazdıran.
İlham veren,aşık eden...
En önemlisi yazmaya iten.
Düşüncelerini söyleyemediğin her an kalem aldırır eline.
Dilin susar,beynin susar.
Ellerin yazar kelimeler tükenene kadar.
Her şey anlamını yitirene kadar.
Sen keşfedilme,seni de harcamasınlar.
Sesine ses katıp değiştirmeye çalışırlar.
Sonra ne anlamı kalır ilham meleklerinin?
Öz sesinin başkalarının sesine karışmış haline kim yazılar yazabilir?
Gözlerin her kapadığında beyninde yankılanmıyorsa yazacakların.
Ne anlamı kalır şarkıların?

11 Nisan 2016 Pazartesi

Lodos


Lodos eser senden yana,
Kokunu bir an anımsatır.
Bir gülümseyişi getirir aklına...
Rüzgar süpürür güneşi,aydınlığı bırakır.
Deniz, sert dalgalarıyla çalkalanır,
Kalabalık arasında yok olur sarhoşluk.
Anlamsız bakışlara bir sigara yaktırır.
Kim diyebilir ki,bu sevdada kaybolmuş?
Yolunu kaybetmiş,
Umutlarını son yolculuğunda unutmuş?
Kim bilebilir ki,yaşanılan hüzünlerin,
Ardı ardını bırakmayan hayal kırıklıklarıyla kavrulduğunu?
Anlamak ister mi birileri,dinlemek ister mi?
Olmadı kalem bitene kadar karala defteri,
İçinde hiçbir boşluk kalmasın.
Hatırlamasın kimse seni
Akıllarda bir tek,sigarandaki dudak izin kalsın.











10 Nisan 2016 Pazar

Yalnızlığı Severek Yaşayın


Yalnızlıkla baş etmeyi öğrenin.

Dostum dediklerinizin arkanızdan vurmasına,
Beklemediğiniz anda terkedilmeye,
Kandırılmaya,
İftiralar atılmasına,
İyi niyetinizin kullanılmasına,
Tüm bunlara karşı dimdik ayakta durmayı öğrenin.

Yalnızlığı sevin,şikayet etmeyin.
Yalnız yemek yemeyi,
Yalnız bir cafe'de oturmayı,
Yalnız eğlenmeyi,
Yalnız yaşamayı.
Bunları öğrenin.

Kimseye ihtiyaç duymadan,
Yalnızlığa aşık olarak yaşayın.

Canınızın yandığı her an,biraz daha sevin yalnızlığı.
Mutluluğun size gelmesini beklemeden,
Arayan siz olun.
Yalnızlığınızla.
Başbaşa.

Gerektiğinde içkinizide tek için,
Kadehinizi boş bir şişeye vurarak kafayı bulun.
Gerekirse kendi kendinize saçmalayıp gülün.
Böyle de olsa sevin yalnızlığı,koşulsuz.
Karşılık bekleyemeden.
Acaba, ''canım yanar mı?'' diye düşünmeden,

Artık siz başkalarının nasıl olduğunu değil,
Başkaları sizin nasıl olduğunuzu merak etsin.
Buna da,
Yalnızlığı severek başlayın...



5 Nisan 2016 Salı

U'mutsuz Hayaller


Hayallerin gerçekleşmesi zaman alır,
Zaman geçtikçe bizden aldıkları çoğalır.
Kısa mutluluklar yaşatır,
Bi o kadar da mutsuzluk.
Kimse vazgeçemez hayal kurmaktan.
Gerçekleşsede,gerçekleşmesede.
Mutlu da etse mutsuz da,
Gerçeğine kavuşamadığının hayaliyle yaşamak hayat verir insana.
Mutsuzluğun dibini yaşatsa da ,
Vazgeçemezsiniz hayal kurmaktan.

Bazen sizi çamura sürükler.
Bazende kır çiçeklerin arasında hissettirir.
Bataklık gibidir,
Ne kadar adım atmaya çalışırsanız çalışın,
Daha derine batarsınız.
Sonuçlarına katlanırcasına hayal kurarsınız.
Her bir hayalde bataklığa çeker sizi farkında olmazsınız.

'Sen ve Ben '

https://www.youtube.com/watch?v=Tl7O-RgCIZg

Ne güzelsin sen.
Dinlenmeye ne çok değersin.

4 Nisan 2016 Pazartesi

Küllenmiş Aşkın Şehri


Hani her müzik dinlediğinde onu hatırlarsın da gözlerin dolar ya?
Hani dökülürken gözlerinden gözyaşları geçtiği yeri yakar ya?
Boynuna kadar akar ya, gözyaşların...
Ellerin sırılsıklam olur ya gözyaşlarını silmekten.
Yastığın ıslanırda kurumaz ya?
İşler ya içine iyice.
Çok şey saklı o dökülen gözyaşlarımda.
Her bir tanesinde milyonlarca sen var.
Her ağlayışımda gözümden milyonlarca kez düşüyorsun.
Boynumdan akıp kalbime gidiyor yolun.
Sonra bir kelime söylemeye gücün yetmiyor.
Seni kilitleyen, mühürleyen bir şey var...
Açamıyorsun.
İçinden geldiğince bağırıp,çağıramıyorsun.
Defalarca kez gidişlerinde söylediklerini yüzüne söyleyemiyorsun.
Onu başkasıyla düşündüğün her an bir kez daha diziyorsun boğazına kelimeleri...
İmkansız olduğunu bile bile ağlamaya, yokluğuna küfürler etmeye devam ediyorsun.
Sonra sabah güçlü uyanmak zorunda olduğundan ,
Kimseye belli etmemen gerektiğini bildiğinden ağlayışlarının ardından uyuyakalıyorsun.
Sonra sabah kalkıyorsun , gözyaşların tertemiz yüzünde izler bırakmış,
Kirpiklerinde her bir damlası kurumuş...
Yakmış geçmiş her yeri...
İste çok zor sevmek.
Her gün seni sevmeyen birini beklemek...
Her bir gidişinde geceleri sabah etmek.
Konuşmak istediğin ne varsa hepsini boğazına dizmek.
Kilitlenmek, mühürlenmek,dokunamamak,koklayamamak.
Çok zor işte sevmek.
Her beden kaldıramaz..
Her göz, milyonlarca gözyaşını dökmeyi göze alamaz.
Sussan olmaz , susmasan olmaz.
Açılan yara zaman geçse de kabuk bağlamaz.
Geçer gider derler.
Geçmez gider.
Kağıt tükenir , kalem biter içimdeki fırtına bitmek bilmez.
Günler , aylar , yıllar geçer..
Bi tek sen ondan geçemezsin.
Sen yanarsın , içinde koca şehir yanar..
Kül olur kara sevda,
Geriye tek bir anı kalır..

Tepedeki Kuş

Çatıda bir kuş bekliyor Kanatlarını gizlemiş,  İntihara meyilli Gözünde bir damla kalmış akmayı beklerken Esintide donup kalmış,  Bırakır mı...