23 Nisan 2017 Pazar

Bu Gece Benden Son Mektup

Bu benden sana kalan son Hoşça Kal'dı.
Son duvarları yıkışım.
Esen rüzgara karşı gelmeyiş,
Saçlarımın bir bir teliyle yazdığım son mektup.
Yetmezmiş gibi,
Bu gece toplandı bütün hüzünler,
Yanacaklarını,
Alevlerin arasından kurtulamayacaklarını bile bile,
Kül olmayı kabullenmiş gibi;
Vedaların yerini kavuşmanın almayacağını bilir,
Yanmaya hazır gibi,toplandılar.

Sigaranın son dumanı gırtlağımı sökerken,
Gözyaşlarımla hafifletmeye çalıştığım cümleler,
Birer birer diziliyorlar boğazıma,
Ettiğim Hoşça Kal'ın hesabını sorar gibi.
An an, delirmemi hesap eder gibi.
Diziliyorlar boğazıma,
Diziliyor Hoşça Kal-lar.

Hüzünler ise koca bir dağ,
Yamacında dinlenmeye asla vakit yok..
Ölmemi bekleyen dört duvar arası şu çölde,
Bir yağmur damlası bulmanın imkanı yok.

Kan revan içindeki o umutsuz bekleyişlerin ardından,
Sensizliğe bir kapı daha aralanıyor,
Esen rüzgarla savruluyor saçlarım,
Söylenen her söz uzaktan el sallıyor,
Hoşça Kal sevgilim, Hoşça Kal.



13 Nisan 2017 Perşembe

Uzaklaştıran Cesaret

Dünya'nın en güzel şeyi birine bir şeyler hissetmektir.
Diğer güzel olan şey ise;
Bunu söyleyebilecek cesaretinin olması.
Cesaretinin bedeli ne olur bilmezsin fakat tahminlerin vardır.
O tahminleri çürütecek gerçekle karşılaşmak için dua eder durursun.
Ama sonucu tahmin ettiğin gibi...
Dünya'nın en kötü şeyini yapmışçasına gösterir muameleyi sana.
Yaralarını açtığın insan,kalbinde acısıyla yer alır.
Verdiği hasar hiçbir kelimeye karşılık gelmez,
İçinde oluşturduğu boşluğun tarifi yok.
Aklımı kaçırıyorum dersin,kaçırmazsın.
Ölüyorum dersin,ölmezsin.
Bir kişinin daha yokluğuyla yaşamayı öğretir zaman.
Zor olur,yinede öğrenirsin...

8 Nisan 2017 Cumartesi

Nasıl Bir Cesaret Seni Bana Yaklaştırır?

İnsan hiç böylesine yorulur mu? Bedeni değil ruhu...
Belki o yüzden katlanması zor her şey. Ruhuma binen ağırlıkları kaldırmak çok güç.
Bunu kimseye anlatamıyorum...
Sığınmak istediğim bir liman varmışta onu bulmuşum fakat kilitli giremiyorum.
Ruhumu orada bırakıp çıkmak istercesine çaba gösteriyor gibiyim ama yorgunluğum buna engel,düştüğümde tekrar ayağa kalkamıyorum.
En son ne zaman birinin ses tonu olmak, orada yaşamak istedim? -Hatırlamıyorum.
Ya da oturup gülüşlerini saatlerce kimin izlemek istedim,o cesareti ne zaman edindim bilmiyorum.
Bir sürü yolu var sana olan duygularımın; işte hepsi çıkması mümkün olmayan kapıya sürüklüyor.
Mantığını her zaman kontrol edebilirsin de , duyguların kontrolü olmuyor...
Oturup da anlatamıyorsun bazı şeyleri,
    Bana iyi geliyorsun, bir o kadar da kötü.
Diyemiyorsun.
Nasıl diyesin? Dilinden dökülmeye cesaret bulamaz o cümleler.
Dökülünce sonuçlarına nasıl katlanasın?
Her şeyin bir sebebi varken ben ne zaman duygularımla kapına geldim? Nedeni neydi?
Buna cevap yok.
Hayatım boyunca sevilmediğim gerçeğini birinde unutmak isterken,utanmadan üstünden geçer sevilmeyişlerimin.
Sonra oturup nasıl söyleyeyim?
Ah! Yaktım ben sana abayı ondan deli gibi çalışan midem kelebekler yüzünden haftalardır bir şeyler yememe engel.
Bunları söylemek asla kolay değil.
Hele ki seni arkadaş olarak görüyorsa; İşte o zaman hiçbir yolu yok düşüncelerini söylemenin.
Yorgunluğuna bir yorgunluk,bir ağırlık daha katıp susacaksın.
Bu kalp kimlerin mezarı oldu,
Elbet onunda olur..

Bahar Simge Yıldırım

Tepedeki Kuş

Çatıda bir kuş bekliyor Kanatlarını gizlemiş,  İntihara meyilli Gözünde bir damla kalmış akmayı beklerken Esintide donup kalmış,  Bırakır mı...