26 Kasım 2017 Pazar

Çatışan Bedenler

''Gece ağladığı için gündüzü görebiliyorsak,
Gündüz güldüğünde hiç gece olmamalı.
Zevkten bedenler çatışıyorsa,
İzler akılda soru yaratmamalı.''

13 Kasım 2017 Pazartesi

Bir Eskiz

Yorgun argın esintinin ardında kalan küçük bir güneş,ne kadar aydınlatabilir etrafı?
Tüm dertlerin üzerine çökmüş karanlığın günahını nasıl çıkarabilir?
Başlangıcı hatırlatmayan,bitişi unutturmayan alkolün;
Benliği unutturduğu gecenin birinde çay içerek bu anı kutluyorum.
Birbiriyle sevişen seslerden geriye kalan,çaya atılmayan şekerin katılığı;
Çayın demini utandırır gibi.
Duvarlara asılan tabloların anlamsız bakışları,
Güneşi içeri almayan pencereler,alkoliklerin yazdığı yırtık bir defter,
Ve bardakların birbirinde yarattığı melodi.
Hepsini bir anda görüp,hayatın hiç görünmeyen tarafını açığa çıkarır gibi bir halle şaşkın bir bakış atıyorum etrafa,
Tanışıksız bir ifadeyle bir alkol günü..
Gözden de dökülen,gönülden de dökülen birbirine tutunur gibi,
Alkolün dayatması tanınmayan yüzlerde ki sevişme umudunun bıraktığı dudak izleri,
Sonbaharı anımsatan yağmurun senfonisinde kaybolan bedenlerde son buluyor sanılır gece.
Plakta çalan 80'li şarkıların yaşattığı eskizi,
Yaraya kadar doldurulan rakı eşliğinde tadıyorum.
Aykırı kıyafetlerin şehvetini tadanların zevkten ağladığı,
Gecenin gök gürültüsüyle ürküp aykırılığa son vermek amaçlı kaçışlarını kapı aralığından izlediğim an hiçbir şeyin aslında kafada soru işaretleri bıraktığı kadar önemli olmadığını anlıyorum,
 Ve bir sigara yakıp dumanını rakıyla zevklendiriyorum...''




Bahar Simge Yıldırım

25 Mayıs 2017 Perşembe

GÖRÜŞEMEDİK

İçimdeki o mutluluk yağmurdan sonraki gökkuşağı gibi.
Yağmur yağdığında nefes alan toprak gibi.
Biraz hüzünlü biraz buruk,
Yüzünün yansıması kalbimle örüşük.
Sonra bir ara gülüştük.
Birbirinden habersiz, başkalarına.
Birbirimize karşı başkalarına.
Gülüştük de,
Bir türlü iki lafın belini kırıp,
Görüşemedik.

23 Nisan 2017 Pazar

Bu Gece Benden Son Mektup

Bu benden sana kalan son Hoşça Kal'dı.
Son duvarları yıkışım.
Esen rüzgara karşı gelmeyiş,
Saçlarımın bir bir teliyle yazdığım son mektup.
Yetmezmiş gibi,
Bu gece toplandı bütün hüzünler,
Yanacaklarını,
Alevlerin arasından kurtulamayacaklarını bile bile,
Kül olmayı kabullenmiş gibi;
Vedaların yerini kavuşmanın almayacağını bilir,
Yanmaya hazır gibi,toplandılar.

Sigaranın son dumanı gırtlağımı sökerken,
Gözyaşlarımla hafifletmeye çalıştığım cümleler,
Birer birer diziliyorlar boğazıma,
Ettiğim Hoşça Kal'ın hesabını sorar gibi.
An an, delirmemi hesap eder gibi.
Diziliyorlar boğazıma,
Diziliyor Hoşça Kal-lar.

Hüzünler ise koca bir dağ,
Yamacında dinlenmeye asla vakit yok..
Ölmemi bekleyen dört duvar arası şu çölde,
Bir yağmur damlası bulmanın imkanı yok.

Kan revan içindeki o umutsuz bekleyişlerin ardından,
Sensizliğe bir kapı daha aralanıyor,
Esen rüzgarla savruluyor saçlarım,
Söylenen her söz uzaktan el sallıyor,
Hoşça Kal sevgilim, Hoşça Kal.



13 Nisan 2017 Perşembe

Uzaklaştıran Cesaret

Dünya'nın en güzel şeyi birine bir şeyler hissetmektir.
Diğer güzel olan şey ise;
Bunu söyleyebilecek cesaretinin olması.
Cesaretinin bedeli ne olur bilmezsin fakat tahminlerin vardır.
O tahminleri çürütecek gerçekle karşılaşmak için dua eder durursun.
Ama sonucu tahmin ettiğin gibi...
Dünya'nın en kötü şeyini yapmışçasına gösterir muameleyi sana.
Yaralarını açtığın insan,kalbinde acısıyla yer alır.
Verdiği hasar hiçbir kelimeye karşılık gelmez,
İçinde oluşturduğu boşluğun tarifi yok.
Aklımı kaçırıyorum dersin,kaçırmazsın.
Ölüyorum dersin,ölmezsin.
Bir kişinin daha yokluğuyla yaşamayı öğretir zaman.
Zor olur,yinede öğrenirsin...

8 Nisan 2017 Cumartesi

Nasıl Bir Cesaret Seni Bana Yaklaştırır?

İnsan hiç böylesine yorulur mu? Bedeni değil ruhu...
Belki o yüzden katlanması zor her şey. Ruhuma binen ağırlıkları kaldırmak çok güç.
Bunu kimseye anlatamıyorum...
Sığınmak istediğim bir liman varmışta onu bulmuşum fakat kilitli giremiyorum.
Ruhumu orada bırakıp çıkmak istercesine çaba gösteriyor gibiyim ama yorgunluğum buna engel,düştüğümde tekrar ayağa kalkamıyorum.
En son ne zaman birinin ses tonu olmak, orada yaşamak istedim? -Hatırlamıyorum.
Ya da oturup gülüşlerini saatlerce kimin izlemek istedim,o cesareti ne zaman edindim bilmiyorum.
Bir sürü yolu var sana olan duygularımın; işte hepsi çıkması mümkün olmayan kapıya sürüklüyor.
Mantığını her zaman kontrol edebilirsin de , duyguların kontrolü olmuyor...
Oturup da anlatamıyorsun bazı şeyleri,
    Bana iyi geliyorsun, bir o kadar da kötü.
Diyemiyorsun.
Nasıl diyesin? Dilinden dökülmeye cesaret bulamaz o cümleler.
Dökülünce sonuçlarına nasıl katlanasın?
Her şeyin bir sebebi varken ben ne zaman duygularımla kapına geldim? Nedeni neydi?
Buna cevap yok.
Hayatım boyunca sevilmediğim gerçeğini birinde unutmak isterken,utanmadan üstünden geçer sevilmeyişlerimin.
Sonra oturup nasıl söyleyeyim?
Ah! Yaktım ben sana abayı ondan deli gibi çalışan midem kelebekler yüzünden haftalardır bir şeyler yememe engel.
Bunları söylemek asla kolay değil.
Hele ki seni arkadaş olarak görüyorsa; İşte o zaman hiçbir yolu yok düşüncelerini söylemenin.
Yorgunluğuna bir yorgunluk,bir ağırlık daha katıp susacaksın.
Bu kalp kimlerin mezarı oldu,
Elbet onunda olur..

Bahar Simge Yıldırım

30 Mart 2017 Perşembe

' Sesine Dokunmak'

Bir kış sabahı,
Uykulu sesini işittim,
Nasıl bir huzur bürüdü içimi.
Ses tonunun beynime kazındığına şahit oldum,
Ne muhteşem şey sesine dokunmak.
İçimi ısıtıyordu donuk sesin,
Üşüyen bedenime aldırmadan...
Yok olup gidiyordu zaman,
Durdu sandığımda.
Sanki biraz daha bitiriyordum seni,
Sonsuza dek benimle kalmayacağını kendime kabullendirmiş gibi.
Nasıldı senden öncesi,
Hatırlamıyorum.
En son ne zaman birinin sesiyle nefes alıyordum,
Bilmiyorum.
Senden öncesi hafızamda yok.
Yaşanmamış,
Ardında hiç gözyaşı bırakmamış.
Tek hatırladığım;
Senin sesin.
Beynimde yankılanan,
Buruk bir kalbin hüznünü taşıyan o ses.




18 Ocak 2017 Çarşamba

Tükenmişlik Sendromu

Çok mu bıktın hayattan? Herkesten...İşinden,arkadaşlarından,telefondan,bilgisayardan,sınavlardan ve birçok şeyden...Ahhh! Ben şimdi ne yapacağım?Kafayı yemek üzereyim! Yok mu bir çaresi? Dediğini duyar gibiyim dostum.Merak etme kısa bir dönemden geçiyorsun atlatmak zorunda olduğun.Ben de geçmiştim ve belki de birkaç kere daha geçeceğim.Şuan her şey yolunda.Şuan sınava bile hazırlanıyor olabilirsin.Ahh Ahh! Nasıl bir strestir bilirim! Bu tükenmişlik durumları her şeye yol açabilir bunu söylemek istiyorum sana.O yüzden ne kadar geçeceğini düşünürsen o kadar kolay atlatırsın. E bırak sende biraz her şeyi. Uzan yatağına,ya da çık dışarı tek başına deli gibi eğlen.İstediğin kadar.Sınır yok! Ancak bunu tek başına atlatabilirsin.Sahte dostlar,menfaati için dolanan arkadaşlar sana yardımcı olamaz.Sen kendine yardımcı olacaksın.Yaşadığın acıları tek başına atlatıyorsun değil mi? Bunu da küçük bir acıdan varsayarsak atlatması da sana kaldı.Biliyorum elin kolun kalkmıyor,bir hayli kırgınlık var üzerinde.Diyorum ya sana,geçecek.Ya bugün, ya da 1 hafta sonra.İşte daha güzel uyanmak için yarına,istediğin kadar eğlen.Sınırları zorla be dostum! Hiçbir şey senden daha değerli değil. Hadi öpüyorum hüzünlü yanaklarından.Her şey geçicidir unutma,geçiciliği sadece nasıl atlattığına bağlıdır..Uzun bir hüznü kısaltmak senin elinde!

Ruhun Ağlıyor

Yutkunurken saplanıyor bu acı.
Nefesim ellerinde sanki.
Kulaklarımda çınlıyor sesi.
Dört duvar delirmemi bekler gibi.
Nerde şimdi bu kelimelerin dansı?
Bedeninle bütünleşmiş en saf hali?
Kokun başkalaşıyor yavaş yavaş,
Herkesleşiyorsun,
Ruhun bedeninden ayrılmış,
Başka bir beden bulmuş;
Sen kayboldun
Yoksun.
Karanlığın içinden çıkamazsın
Bedenini bul.
Kimsesiz kalmış ruhun.
Ağlıyor!
Bul beni,
Benimleymişsin gibi.
Hadi bul
Sanki karanlık hiç çökmemiş gibi!


16 Ocak 2017 Pazartesi

En İhtiraslı Yalansın Sen


Şiir gibiydi tenin,dokunamam.
Dudakların şarap gibiydi,içip sarhoş olamam.
Ünlü bir ressamın en aşikar çizimisin,
Sanat kokan bedenine kadehimi kaldıramam.

Parayla satın alınamaz güzelliğin;
Konuşmaya cesaret edilemez.
Küstahça aşık edebilen,
Fakat kendinden taviz vermeyen;
En ihtiraslı yalansın sen.

Endamının günahı herkesin boynunu sarmış;
Bir yılan gibi zehrini içlerine akıtmış,
Alevi körükleyen bir toz bulutu şehvetinden şimşekler çaktırmış;
Kendinden taviz vermeyen,
En ihtiraslı yalansın sen.







Tepedeki Kuş

Çatıda bir kuş bekliyor Kanatlarını gizlemiş,  İntihara meyilli Gözünde bir damla kalmış akmayı beklerken Esintide donup kalmış,  Bırakır mı...